Öyle bir şey ki, sanki zamanın ve mekânın bütün bağlayıcılığı yitip gidiyor. Bir an insan kendisiyle beraber sürüklediği nesnesinden sıyrılıp hem zamana, hem de mekâna egemen oluyor.
İmgelemin vardığı doruk bu olsa gerek.
Ah, ne yazık!
Eskiye dönüş ne hazin.
Öyle bir karşı karşıya geliş yaşanıyor ki bu iki durumumuz arasında, gerilim aynı zamanda korkunç bir yıkımı da beraberinde getiriyor.
***
Unut her şeyi ve bırak kendini.
Vazgeç çığlıkların sağırlaştırdığı bu duvarlara bakmaktan.
***
Ölülerin arkasından ağlaşıp sızlaşan bir yığın zavallı. Onlar her şeyi kitabına göre yapanlardır. Bütün varlıklarını yitirmiş küçük aptallar. Kara giysiler, sentetik duygular; gülünç bekçileri dünyanın. Sizin gerçekten acı çektiğinizi kim söyleyebilir.
***
Dünyaya bakan bütün pencereleri acılarımız kuşatıyor.
Acını duyuyor musun?
Değebiliyor musun ona?
Değmelisin.
Hiçbir acı, hiçbir hüzün kimsesiz kalmamalı.
Kimsesiz bırakma onları.
***
Pek çok şeyin yaşamda bir karşılığının olması ne kadar da güzeldir, ya onlarla ne yapacağımızı bilemediğimiz, kendisine bir karşılık bulamayan şeyler, ya onlar?
***
Bedeni sürükleyen ölü bir sudur yaşam.