Şair Abdülkadir Bulut, vefatının 33. yılında memleketi Anamur'da anıldı.
Şair Cemal Süreya'nın 'Kasabalı Lorca' diye tanımladığı Abdülkadir Bulut'un, doğup büyüdüğü Akine köyünün köy konağındaki bir odası kütüphaneye çevrildi ve Abdulkadir Bulut Kütüphanesi adı verildi.
Oğlu Ekin Bulut, şair Abdülkadir Bulut'u şu sözlerle anlattı:
"Babam Abdulkadir Bulut bu topraklarda doğmuş, bu topraktaki her şeyle yoğrulmuş, memleket sevdalısı bir adamdı. Babamı erken yaşta kaybettik. Kendisini eğitime adamış bir öğretmendi. İçi vatan sevgisiyle dolu öğrenciler yetiştirmek için gayret içinde oldu. Şairdi ve hep daha güzel yarınlar için çalıştı."
ABDÜLKADİR BULUT KİMDİR?
1943'te İçel'in Anamur ilçesine bağlı Akine köyünde doğdu. İlk ve ortaokulu Anamur'da tamamladı. Anamur Ortaokulu'nu bitirdikten sonra Akşehir İlköğretmen Okulu'na kaydoldu. 1961 yılında buradan mezun oldu ve ilkokul öğremenliğine başladı. Anamur, Kırıkhan ve İstanbul'da öğretmenlik yaptı.
Anamur'da öğretmenlik yaptığı dönemde 'sol' propagandası yaptığı gerekçesiyle Bakanlık emrine alındı ve mahkemeye verildi. 1967'de aklandı, ancak görevine döndürülmedi. Danıştay'da açtığı davayı kazanarak görevine döndü. 1971'de yeniden tutuklandı. Özgür kaldığında İstanbul'a sürgün edildi.
8 Ağustos 1985'te Silifke'den Anamur'a giden dolmuş-minibüsün kapısının açılması sonucu minibüsten düşerek öldü.
Yazın dünyasına şiirle giriş yaptı. Şiirleri 1960'tan itibaren Varlık ve Türk Dili dergisinde yayımlanmaya başladı. Poetikasını 1970'li yıllardan sonra yazdığı şiirleriyle oluşturdu.
Milliyet Sanat dergisinin açtığı "1974'ün En Başarılı Genç Şairi" yarışmasında "1974'ün övgüye değer şairlerinden" birisi olarak ödül aldı.
İlk şiir kitabı Tek Başına Değilsin 1976'da yayımlandı. Behçet Necatigil etkisindeki bu şiirler, özenli işçiliği ve lirik anlatımıyla dikkat çekti. İkinci kitabı Acılar Yurdumdur'daki şiirlerde olayları toplumcu gerçekçi bir bakış açısıyla ve konuşma havasında yansıttığı görüldü.
Şiirlerinde folklorik öğelerden, Türkmen oymaklarının ağıt ve türkülerinden de esinlendi. Doğa betimlemelerinden ve gündelik nesnelerin görüntülerinden yola çıkarak hüzünlü ve nostaljik bir ruh durumunu yansıttı.
ŞİİR KİTAPLARI
Sen Tek Başına Değilsin 1976
Acılar Yurdundur 1981
Kahveci Güzeli (çocuk şiirleri) 1981
Yakımlar 1982
Gözyaşları da Çiçek Açar 1983
Sen Tek Başına Değilsin II 1984
Yurdumun Şiir Defteri 1985
Ülkemin Şiir Atlası 1987 (Bütün şiirleri ölümünden sonra)
ROMAN
Üveyikler Göçerken (çocuk romanı) 1981
ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER
Gözyaşları da Çiçek Açar
Ellerimi dokunduğum her yerde
Çığlık çığlığa kıvranıyor hayat
Ve ölen arkadaşların giysilerini
Bir kere daha dürüp koyuyor analar
Çamaşır sandıklarına
Gözyaşları da çiçek açar
Bugün yurtyeri olsa da acılara
Kayaların en sarp yerlerindeki
Kırlangıç yuvalarını andıran alnın
Bir gün terli bir gelecek uçuracak
Sabahlardan akşamlara kadar
Gözyaşları da çiçek açar
Ansızın oyuna başlayan çocukların
Sesleri kadar canlı ve huylu
Sevinçleri kadar taze ve acemi
Bir duruş kuşatır seni o zaman
Gözyaşları da çiçek açar
Başını dayadığın ağaç dalı
Bak hafifçe eğildi toprağa doğru
Uyuyan bir çocuğun soluk alışını
Dinler gibi kendini vererek
Yaklaş yüzünü örse de acılar
Boynundan ter boşalan herkese
Gözyaşları da çiçek açar
Yaklaş, yüzünü örse de acılar
Ve nasıl yakalarsa toprağı kök
Suları renk, dalları kiraz
Sen de öyle yakala hayatı
Yürü kol kola canıma değsin
Gözyaşları da çiçek açar
Sen Tek Başına Değilsin
Sen tek başına değilsin
Yağmurda koşan taylar gibi
Ve toprağı iyice kavrayan
Kökler kadar akranın var
Omuzlarında hayat ve şiir
Alınterinden bir yürüyüş
Sis örtse de alnını bazan
Dalına göre konsa da kuşlar
Kalem seni arkalıyor boyna
Gülü saklayan yaprak
Ve kızartan toz
Çok alışkın acılı yanın
Güneşte bozaran yavşanların
Islaklığına
Ellesen yorgun bir buzağıyı
Sırdaşın olur senin yiğidim
Mapusane günlerinde görüşmecin
Çünkü adaşların da uğurlandı
Sen tek başına değilsin
Omuzlarında hayat ve şiir
Alınterinden bir yürüyüş
Sen tek başına değilsin
Oyuncakçı Amca
Oyuncakçı amca,
Ne çok oyuncakların var;
Top, tank, tüfek, tabanca...
Gövdem titriyor,
Onlara bakınca!
N'olursun oyuncakçı amca,
Bundan böyle bizlere,
Oyuncak tüfekler yerine,
Ak yelkenli bir gemi,
Bir de süslü bebekler getir,
Unutma emi?
Sonra oyuncakçı amca,
Senden aldığım tüfekleri,
Bozarak onlardan kuş yaptım,
Bana kızmazsın değil mi?