Genelde kapının girişindeki bölüme ve pencere dibine oturuyorum. Arkaya gitmek daha zor, iki büklüm ilerlemek hoşuma gitmiyor. Bugün yine kapıdan girer girmez kendimi attım cam dibine.
Birazdan irikıyım 30-35 yaşlarında bir adam geldi yanıma, sonra da onun yanına birisi ilişti. Oh kenetlendik yine birbirimize Sputnik gibi. 'Adam biraz rahat mı ne,' diye düşündüm ama kaçacak çok fazla yer yok maalesef.
"Bir tane Kadıköy uzatır mısınız, bir tane Kadıköy, bir tane Ayrılık Çeşmesi alır mısınız, 10 liradan bir kişi mi," ve benzeri sorular bitsin, şoför ile dolmuş ahalisi sakinleşsin diye beklerken telefonumla ilgileniyordum. WhatsApp mesajları, Instagram fotoğrafları vesaire.
Neyse ortalık duruldu ve "Bir tane Marmaray," dedim. Şoför, "Ayrılık Çeşmesi mi," diye sordu, "Hayır, Marmaray," diye cevap verdim.
Şoför bir süre sonra, "Ayrılık Çeşmesi’ydi değil mi," dedi, hafif sinirli bir şekilde, "Marmaray," diye tekrarladım ve telefonuma döndüm.
Birazdan organik bir koku geldi. Burnuma inanamadım. 'Bunu ben yapmadıysam eğer, yanımdaki çam yarmasının işi kesin,' diye düşündüm, o kadar yakından geliyor koku anlayacağınız. Allahım ne yapmalıyım? Bu kış günü yandaki camı açmaya çalıştım dehşet içinde.
Şoför korku filmlerindeki gibi, "Açılmaz orası, çiviledim ben," dedi. 'İyi halt ettin,' diye düşünürken şoförün yanındaki çocuk camı açtı. O da almıştı kokuyu sanırım. Çok çabuk tepki vermişti. Bir 10 saniye sonra ortam normal kokusuna geri döndü ve çam yarması da müsait bir yerde indi.
Şoför, "Nereden sapacağım Mavi Marmara'ya," dedi.
Ben tekrar, "Mavi Marmara değil, Marmaray," dedim.
"Yok," dedi, "Mavi Marmara."
Artık cıvatalarım iyice gevşedi. "Mavi Marmara bir gemiydi," dedim, "Gazze'ye yardım götüreceğiz diye yola çıktılar ve İsrail askerleri tarafından saldırıya uğradılar."
Şoför, "Ooo abla, sen siyasete getirdin işi," dedi.
"Ne siyaseti," dedim, "Senin kafan karışmış, Marmaray'a Mavi Marmara," diyorsun.
"Ohoooo, kaç sene önce oldu," diye cevap verdi.
"Ne yapacaksın kaç sene önce olduğunu, 10 kişi hayatını kaybetti, giderken 'Aslansınız,' diyenler, dönüşte 'Bize mi sordunuz,' dediler. Karıştırmamak lazım," dedim.
Sustu.
Zaten Marmaray'a gelmiştik.
Mavi Marmara mıydı?
Sevgili Gülçin harikasın. Pek çoğumuzun yaşadıklarını ve hissettiklerini ne güzel yazıya aktarıyorsun. ❤️❤️❤️
Çok güzel ,o minibüsün içine hissettim kendimi, başarılar arkadaşım.