Türkiye'de yükselen dizi ihracatı hikâyesi nasıl ortaya çıktı? Sizce bu işin bir formülü var mı?
Dizi ihracatı, yaklaşık 10 yıl önce Ortadoğu coğrafyasına ilk yerli yapımların bir paket halinde satılmasıyla başladı. Türk yapımları, burada kaliteleri, anlattıkları hikâyeler, oyunculuk performansları ve duygusal unsurlarıyla geniş bir kitleye hitap etti. Bir sonraki aşamada Ortadoğu'daki ilgiyi, Doğu Avrupa ve ardından Latin Amerika ülkeleri ve son olarak Avrupa ülkeleri takip etti. Şimdi ise hedef, dünyanın tamamında Türk dizilerinin izlenmesini sağlamak. Biz de Netflix olarak Türk dizi ve filmlerini 190 ülkede birden göstererek bu hedefe katkı sağlamaya çalışıyoruz. Diğer yandan başarının spesifik bir formülü olduğunu düşünmüyorum. Önemli olan sahici ve otantik içerikler üretmeye çalışmak. Çünkü bir hikâye sahici ve otantik ise hem kendi ülkesinde ilgi çekiyor, hem de farklı ülkelerdeki izleyicilere hitap ediyor.
Dijital platformların dizi ihracatındaki fonksiyonu nelerdir? Bu bağlamda Netflix'in dünyaya Türk dizi ve filmlerini sunmaktaki işlevi nelerdir?
Netflix gibi global erişimi olan dijital platformlar, dizi ihracatını çok daha geniş bir coğrafyaya taşıyor. 190 ülkede faaliyet gösterdiğimiz için daha önce dizilerimizi sattığımız belirli ülkelerin ötesine geçerek yapımlarımızı Asya'dan Afrika'ya, Amerika'dan Avrupa'ya dünyanın dört bir yanında izletiyoruz. Üstelik Türk yapımları Netflix arayüzünde vitrine çıktığında dünyanın en kaliteli işleriyle, örneğin Scorsese, Coen Kardeşler, Soderbergh gibi efsane isimlerin imza attığı yapımlarla birlikte sergileniyor. Bu durum kreatif sektörümüzün kendini dünyaya doğru bir şekilde tanıtılabilmesi için önemli bir imkân.
"GENÇ VE GÜZEL RESSAM ATİYE'NİN HİKÂYESİ"
Rakamlarla konuşacak olursak Netflix üzerinden Türk dizileri ne kadar izleniyor? En çok hangi bölge ve grup tarafından izleniyor?
Bu konuda şu ana kadar iki sezonunu yayımladığımız ilk orijinal dizimiz 'Hakan: Muhafız'ın performansını örnek verebilirim. Dizi, aynı anda 190 ülkede, 20'nin üzerinde dilde altyazı ve dublaj seçenekleriyle sunuldu ve daha ilk ayında 10 milyonun üzerinde izleyiciye ulaştı. Bu, sınırları aşan büyük bir başarı. Türkiye'nin ardından diziye en çok ilgi gösteren ülkeler Brezilya ve Meksika oldu. Afrika ülkeleri, Kanada ve Avustralya bu iki ülkeyi takip etti. Avrupa'da en çok izleyiciye ulaştığımız ülkeler, sırasıyla Fransa, Almanya, İspanya ve İtalya. 'Hakan: Muhafız'ın 3. ve 4. sezonlarını da gelecek yıl izleyiciyle buluşturacağız. 27 Aralık'ta izleyiciyle buluşacak ikinci orijinal dizimiz 'Atiye'nin de dünya genelinde başarılı olacağına inanıyoruz. Dizinin çekimleri İstanbul, Göbeklitepe, Nemrut üçgeninde geçti. Genç ve güzel ressam Atiye'nin sürükleyici hikâyesini konu alan sekiz bölümlük dizinin başrollerinde Beren Saat ve Mehmet Günsür; oyuncu kadrosunda Metin Akdülger, Melisa Şenolsun, Başak Köklükaya, Civan Canova ve Tim Seyfi yer alıyor. Atiye, ilgi çekici hikâyesi aracılığıyla Anadolu topraklarının doğal güzellikleriyle tarihi ve kültürel değerlerini dünyayla buluşturacak. Bildiğiniz gibi, bu yıl 'Göbeklitepe Yılı' ilan edildi ve biz de Atiye'yi dünyanın dört bir yanında gösterime sokarak milli hazinemiz Göbeklitepe'ye yönelik yerel ve global ilginin artmasına destek olacağız.
Güney Amerika, Latin dünyası, Ortadoğu, Afrika, Doğu Avrupa, Balkanlar gibi dünyanın çeşitli bölgelerine Türk dizileri ihraç ediliyor. Yeni pazarlar hakkında neler düşünüyorsunuz? Uzak Doğu ve Asya'ya da açılabilecek miyiz? Çin ve Japonya pazarlarına girilebilir mi?
Hedefimiz, sınırları aşan hikâyeler anlatarak bu coğrafyanın hikâyelerini dünyaya taşımak ve bu sayede dünyanın dört bir yanındaki üyelerimizin hayatına daha fazla mutluluk katmak. Bu doğrultuda faaliyet göstermediğimiz Çin ve Kuzey Kore dışındaki Asya ülkelerinde Türk yapımlarını zaten geniş bir kitleyle paylaşıyoruz. Performanslarından da oldukça memnunuz. Başka bir deyişle, Netflix aracılığıyla Asya açılımı çoktan gerçekleşmiş durumda. Hindistan'dan Japonya'ya, Güney Kore'den Malezya'ya pek çok üyemiz Türk dizilerini beğeniyle takip ediyor.
"TÜRKİYE 'BANDERSNATCH'İ EN ÇOK İZLEYEN ÜLKELER ARASINDA"
Netflix Global'in lokalize olmaya çok önem verdiğini, Türkiye'yi büyük bir potansiyel gördüklerini ve buradaki yaratıcı gücün farkında olduklarını söylüyorsunuz. Lokal içeriklerde Netflix'in özellikle süzgeçten geçirdiği, önemsediği veya dışladığı başlıklar var mıdır?
Türkiye, bizim için çok önemli bir ülke. Bu yüzden yatırım yapacağımız yapımları seçerken anlatacağımız hikâyenin yerel unsurlar içermesine, yerel kültürü yansıtmasına, bizden olmasına önem veriyoruz. Bununla birlikte daha önce defalarca anlatılmış, tekrara düşen işlerden uzak durmaya çalışıyoruz. Hedefimiz yeni ve farklı hikâyeler anlatmak.
Konvansiyonel medyada dizi yapımlarıyla ilgili son yıllarda sponsorluk anlaşmaları yapanların şiddet içerikleri barındıran dizilere yönelik kısıtlamalarda bulunacağını açıkladıklarını görüyoruz. Netflix'in içerikleri TV dizi hikâyeleriyle çok uyuşmamakla birlikte bu tartışmada bir pozisyonu var mıdır?
Bu konu alanımızın dışında kalıyor, çünkü Netflix olarak yapımlarımızda sponsorluklara veya reklamın diğer türlerine yer vermiyoruz. Dolayısıyla reklam verenlerle herhangi bir ilişkimiz yok. Ayrıca elbette yapımlarımızda nefret söylemi, ayrımcılık, ırkçılık, kadınlara yönelik şiddet gibi negatif davranışları yücelten sahneler yer almamasına dikkat ediyoruz.
Arthouse ve gişe filmleri, televizyon dizileri arasındaki açığın dijital platformlarla kapanacağına ve bu sayede izleyici düzeyinin ve beğenisinin değişip dönüşeceğine inanıyor musunuz? Türk izleyicisi sizce değişim konusunda esnek mi yoksa direnç mi gösteriyor?
Dünya genelinde eğlence tüketiminin internet ortamına taşınması, dizi ve film izleme alışkanlıklarını değiştiriyor. Çünkü bir yandan içerik çeşitliliği ve seçenek sayısı artıyor, diğer yandan izleyiciler diledikleri yapımı diledikleri yer, zaman ve cihazda izleme şansını yakalıyor. Bu durum, izleyicileri farklı tür veya formatta yapımlar izlemeye teşvik ediyor ve bunun sonucunda daha zengin bir eğlence deneyimine kavuşuyorlar. Geçtiğimiz üç yılda Türkiye'deki üyelerimizden gördüğümüz ilgi, bu dönüşümün ülkemizde de hız kazandığını gösteriyor.
Bununla uyumlu biçimde Türk seyircisinin son derece esnek ve yeniliklere açık bir kitle olduğuna inanıyorum. Bunun göstergelerinden biri de, ilk interaktif yapımımız 'Black Mirror: Bandersnatch'in ülkemizde gösterdiği başarı. Üye sayıları ve izlenme oranları arasındaki ilişkiye baktığımızda Türkiye 'Bandersnatch'i en çok izleyen ülkeler arasında yer alıyor.
Son olarak geçtiğimiz ay Brand Week'te konuşmacı olarak katıldığınız oturumda konuşmanızı, 'Neden Türkiye'den bir La Casa De Papel dizisi çıkmasın?' sorusunu sorarak bitirdiniz. Özellikle usta yönetmenlerin dijital platformlarda isimleri duyuluyor. Türkiye'den ne zaman böyle bir içerik çıkacak?
Türkiye, tarihi ve kültürel birikimi ile çok zengin bir ülke. Bizi en çok heyecanlandıran ise coğrafyamızın henüz anlatılmamış muhteşem hikâyelere ev sahipliği yapması. Bu zengin kültürel birikimimizi dünyaya anlatacak yetenekli senaristlere, oyunculara ve yönetmenlere fazlasıyla sahibiz. Bu noktada bize düşen, doğru hikâyeleri seçerek en yetenekli ekiplerle buluşturmak. Önümüzdeki dönemde Türkiye'deki yapımlarımızın sayısını artırmayı ve dünya çapında fenomen olacak yapımlar çıkarmayı hedefliyoruz.
PELİN DİŞTAŞ KİMDİR?
Kanal D'de Genel Yayın Yönetmenliği ve Genel Müdürlük görevinin ardından Ay Yapım'da yapımcı olarak çalışan Netflix Türkiye İçerik Direktörü Pelin Diştaş, yaşamını sürdürdüğü Amsterdam'da, Netflix bünyesinde Türkiye İçin Uluslararası Orijinal Dizilerden Sorumlu İçerik Direktörü olarak görev yapıyor.