Sohbet havası verdiği için, Montaigne'in yazdıkları son derece samimi geliyor bana. Kendi tarzıma da yakın buluyorum galiba. Bazen diyorum ki, hayatta olsaydı da sohbet edebilseydim keşke Montaigne?le. Nasıl olurdu acaba? Hayali bile güzel; gerçeği nasıl
Merhaba kitapsever dostlar, bu nitelikli edebiyat sitesi için kaleme aldığım ilk yazımın heyecanı ve mutluluğu içindeyim şu an. Dilerim daha nice yazılarda buluşuruz sizinle.
Benim gibi yazmaya tutkun, kendini kelimelerin sihirli dünyasına kaptırınca o dünyadan geri dönmek istemeyen, hatta elinde imkân olsa, o sihirli dünyaya kazık çakmak isteyen, kelimelere sarıldığı zaman hissettiği iyileştirici sıcaklığa bayılan birinin ilk yazısı, elbette ki "yazmak" üzerine olabilirdi. Ve öyle de oldu nitekim.
Yazma sanatıyla ilgili kitaplar okumak, her zaman için ayrı bir keyif vermiştir bana. Çünkü besler beni, büyütür, algımı geliştirir, bakış açımı değiştirir o satırlar. Bunlardır o keyfin kaynakları. Özellikle şu son zamanlarda yazma sanatıyla ilgili kitaplar okumaya gayret ediyorum elimden geldiğince.
Montaigne de bu doğrultuda son derece doğru bir karar oldu benim için. Yazmak ile ilgili kitapları sevdiğim gibi, okumak ve yazmak üzerine sohbet edebildiğim insanları da severim bir o kadar. Zaten kelimelerle haşır neşirliğimin coşkusunu paylaşabildiğim birini sevmeme ihtimalim yoktur diye düşünüyorum. Bu düşüncemin doğruluğundan da yüzde yüz eminim hatta. Bir de fotoğraf çekenlerle tabii.
Ama şu an konumuz kelimeler. Kitaplardan konuşabildiğim biriyle saatlerce sohbet edebilirim, hatta bazen ileriye gidip onu sarılıp öpebilirim bile. Samimiyet derecesine göre gerçekten yaparım bunu. Yapmışlığım da vardır hatta.
Kitaba gelince, kalemini çok seviyorum Montaigne?in. Sohbet havası verdiği için, son derece samimi geliyor yazdıkları bana. Kendi tarzıma da yakın buluyorum galiba. Bazen diyorum ki, hayatta olsaydı da sohbet edebilseydim keşke Montaigne?le. Nasıl olurdu acaba? Hayali bile güzel; gerçeği nasıl olurdu kimbilir? Ciddi ama bir o kadar da sıcak bir sohbet olurdu hissi uyandırıyor bu hayal bende. Neler öğrenirdim kimbilir ondan? Eve gelip günlerce kendimi odama kapatıp durmaksızın yazardım herhalde o duygu yoğunluğuyla ve o duyguyu kaybolup gitmeden somut hale getirebilmenin telaşıyla.
Keyif almak çok klişe kalacak, o yüzden keyif aldım, heyecanlandım, öğrendim, geliştim, düşündüm, sorguladım ve "kıskandım" diyebilirim bu kitapla ilgili.
Beğendiğim satırlar:
- Herkes kitabımda beni, bende kitabımı görüyor.
- Kitaplarda aradığım, dürüstçe bir oyalanmanın yarattığı hoş duygulardır sadece, ya da amacım öğrenmekse, kendimi tanımama yardım edecek, daha iyi nasıl yaşanacağını ve ölüneceğini bana öğretebilecek bilgi bulmak isterim.
- İnsan yaşamı denen bu yolculukta, bulduğum en iyi yolluk kitaplardır. Bunu anlamayanlara pek acırım.
- İnsana insan kadar kötülük yapabilecek hiçbir hayvan bulunmadığını anlamıştı.
- Her insanda insanlığın bütün halleri bulunur.
- Söylediklerine göre, Büyük İskender yattığı zaman, uyku düşünmesine, okumasına engel olmasın diye yatağının yanına bir leğen koydurur, yatağın dışına çıkardığı elinde bakır bir top tutarmış, uyku bastırınca, parmakları gevşesin, topun leğene düşmesiyle çıkacak gürültüden uyansın diye.
Kitap kokusuyla kalın.
Nurdan Karacabey