Merhaba kitapseverler. Bugün size Amin Maalouf'un usta kaleminden
Yüzüncü Ad -"Baldassare'nin Yolculuğu" adlı kitabından bahsedeceğim.
Tarih konusundaki engin bilgisinin yanında Asya ve Akdeniz kültürlerini ve coğrafyasını da çok iyi bilmesinin verdiği avantajı kullanarak mükemmel bir roman yazmış Amin Maalouf.
Bir kehanetle başlıyor roman. Ertesi yıl, yani 1666 yılı dünyanın sonu olacaktır kehanete göre. Çünkü
İncil de dahil olmak üzere bu senenin "Canavar Yılı" olacağına dair birçok yerde işaret ve simgeler bulunmaktadır. Dilden dile söylentiler dolaşmaya başlar ve halkı korku sarar. Kahramanımız Baldassare bu kehaneti saçma bulur. İçinde her ne kadar yersiz bir korku taşısa da şu sözler dökülür kaleminden:
"İnsan işaret ararsa bulur. Her zaman böyle gelmiştir bana; ve bunu bir kez daha mürekkebimle buraya kaydetmek istiyorum. Olur ya dünyayı saran delilik burgacı içinde sonunda ben de unuturum. Aşikâr işaretler, anlamlı işaretler, şaşırtıcı işaretler... Kanıtlamak istediğin her şey doğrulanır sonunda; ve en az bir o kadarını da tersini kanıtlamak istersen bulursun."
Dünyanın sonunun gelmesini engelleyebilecek tek şey ise, kimsenin görmediği, bilmediği bir kitap ve bu kitapta geçtiği düşünülen, Allah'ın
Kuran'da geçen doksan dokuz adı dışında söylenmeyen gizli adı: 'Yüzüncü Ad.'
Baldassare'nin yolu, bu kitabın peşinde önce Konstantinopolis'e, sonra İzmir, Sakız, Cenova, Amsterdam ve Londra'ya kadar uzanıyor, başlangıçta tüm bu yolculuğu yapmak gibi bir hedefi yok, ama sanki kader onu oradan oraya sürüklüyor. O sırada roman 1600'lerin Osmanlı'sını, gezdiği yerlerin sosyal, kültürel ve coğrafi özelliklerini öğrenme fırsatı veriyor bizlere.
Büyük Londra Yangını'na şahit oluyor, Konyada veba salgınıyla yüzleşiyor, İzmir'deki Sabetay Sevi ayaklanmasına tanık oluyor. Hiç bilmediği ve belki de hiçbir zaman bilemeyeceği bu yerlere giderek hayattan dersler çıkarıyor Baldassare. kahramanımızın Marta'sı ile yaşadığı aşk da tabii romanın olmazsa olmazı.
Tasavvufla da ilişkilendirilebilecek bu yolculuğun sonunda Baldassare hiç de pişman olmuyor. Canavar yılı bitiminde şu notları düşüyor günlüğüne:
"Bin altı yüz altmış yedi yılının 1 Ocak günündeyiz. 'Canavar Yılı' olduğu söylenen yıl bitti, ama güneş yine doğuyor Cenova'mın üstüne. Onun bağrından doğdum ben, bundan bin yıl önce, kırk yıl önce ve bugün yeniden."
Ben bu tarihsel kurgu romanını çok sevdim. Keyifle okumanızı tavsiye ederim.
(Amin Maalouf, Yüzüncü Ad - Baldassare'nin Yolculuğu', Yapı Kredi Yayınları 2000, Roman, 409 s.)
Jale Bozcaarmutlu