Küçük yaşta ailesini kaybedip yakınlarının büyüttüğü çıkarsız sevgiye, güvene ihtiyaç duyan bir kadın. Yanında yaşadığı akrabalarından sevgi, şefkati bulamamış, sahiplenilememiş. Sevmeyi de sahip olmak isteğiyle örtüştürüyor.
Hiç, Suat Derviş'in şimdiye kadar beni en çok etkileyen kitabı oldu. Kadın okumaları kapsamında değerlendiriyorum.
Kitabın başkarakteri Seza'nın,
1- Gençlik aşkı Yusuf,
2- Ölmüş eşi,
3- Oğlu Mehmet
4- Ve tutkulu bir aşkla bağlandığı Atıf'la birlikte hayatının anlatımı üzerine kurulu.
Burada benim dikkatimi çeken nokta şu oldu:
Kadın, her dönemde, 15'li yaşlarda aşkı tanımlama biçimi, hayallerinde onu var etme biçimi, burada daha çok hayal, kafasında kurduğu resme âşık, çekimser; 25'li yaşlarda tutkuyla "öteki kadın" olmaya varacak kadar her şeyi göze alan, toplum kurallarını hiçe sayan, seven, bunu onurlu, sevgiden kaynaklı olduğu için nikâhı bile yoksayacak kadar meşru hisseden, kendince dürüst...
Seza, Atıf'ın cesur olmadığını ve halihazırda o dönemde bu tür ilişkiler nasıl yaşanıyorsa öyle yaşanmasını istemesini hesaba katmıyor. Seza hem her şeyi biliyor, hem hiçbir şeyi bilmiyor. Toplumun dejenere yapısını biliyor. Muhitlerindeki bozuk bu tarz ilişkilerin dinamiğinin farkında ama, aşkı gözünde öyle yüce ki kaçak göçek yaşanılacak bir durum olarak görmüyor. Onun bu gözü karalığı ve duygularına sahip çıkışı, karşısında benzer bir etki yaratmadığı için aşkı da hüsranla sonuçlanıyor.
Toplumda kadın annedir, eştir, sevgilidir. Sevgililik, yaşına göre farklı şekillerde yaşanır. Seza bunların hepsine sahip olduğu dönemden hepsinin ellerinden kayıp gittiği evreye doğru ilerliyor.
Burada Suat Derviş, kadın olamamış bir kadından bahsediyor aslında. Bütün bu roller dışında Seza olamamışlıktan. Her kayıp bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor. Gençlik aşkını bile kaybediyor en sonunda.
Küçük yaşta ailesini kaybedip yakınlarının büyüttüğü çıkarsız sevgiye, güvene ihtiyaç duyan bir kadın. Yanında yaşadığı akrabalarından sevgi, şefkati bulamamış, sahiplenilememiş. Sevmeyi de sahip olmak isteğiyle örtüştürüyor. Çünkü hayatta pek bir şey olmamış... Seza aslında kendine "sahip olunmasını" istiyor.
Romanda okuduğum Seza'nın dudaklarından dökülen her "seni seviyorum" cümlesi canımı acıttı. Çünkü kuvvetli bir eklemlenme isteğinin gizlendiğini hissettim. "Söyleme bir daha" dedim. Bir erkeğin sevgisine ihtiyacın olmadan da var olursun.
Okuyun, okutun dediğim kitaplardan Hiç. Yazara okuduğum her kitabıyla birlikte tekrar hayran oluyorum.
Bir de "hiçlik" durumu, Seza'nın eninde sonunda ulaştığı tek gerçeklik.
Aşk... Hiç.
Âşık olunca kendisi bir hiç.
"Ben artık hiçbir şey değilim, sensiz hiçbir şey değilim, her şeyim sensin, seni görmek."
Arzu Demirel