Paul Auster, 3 Şubat 1947 doğumlu yazar, şair, senarist, editör ve aynı zamanda da başarılı bir yönetmen.
Princeton Universitesi'nde doçentlik yapmaya başlayıp 1990 yılına kadar akademisyenliğe devam eden Auster'in eserleri, bugüne dek 20 dile çevrildi.
Yirminci yüzyıl Fransız şiiri üzerine önemli bir antoloji yayımlayan yazar, 1982'de babası Samuel Auster'i konu edindiği yaşamöyküsel romanı Yalnızlığın Keşfi adlı ilk kitabını yazdı.
1990 yılında yayımladığı The Music Of Chance (Şansın Müziği) romanı ile, PEN/Faulkner ödülüne aday olarak gösterildi ve kitap, sinema sektöründen birçok insanın ilgisini çekti.
1995'te başrolünde Harvey Keitel'ın oynadığı Smoke filminin senaryosunu yazdı. Ayrıca ilk yönetmenlik denemesini de bu filmde Wayne Wang ile birlikte yapan yazar, 1995 yılından sonra senarist ve yönetmen olarak birçok filme imza attı.
2006 yılında daha önce Günter Grass, Arthur Miller ve Mario Vargas Llosa'a da verilen Prince of Asturias ödülünün sahibi oldu.
Paul Auster, savaş karşıtı duruşunu One Ring Zero'nun bestesini yaptığı "King George Blues"ta gösterdi. George Bush'u ve onun savaş politikalarını eleştiren şarkının sözlerini yazan Auster, Bush'a, "Baştan ayağa her yerin öyle korkutuyor ki beni/ Nasıl bu kadar kötü olabiliyorsun?" diye soruyordu.
Paul Auster, ayrıca, PEN American Center'ın başkan yardımcılığını da yapmaktadır.
Auster'in başlıca eserleri ise şunlar:
New York Üçlemesi (1987), Cam Kent (1985), Kilitli Oda (1986), Son Şeyler Ülkesinde (1987), Ay Sarayı (1989), Şans Müziği (1990), Leviathan (1992 [Medicis Etranger Ödülü 1993]), Yükseklik Korkusu (1994), Timbuktu (1999), Yanılsamalar Kulübü (2002)
KALEMSİZ DOLAŞMAYAN YAZAR
Evden kalemsiz çıkmıyor. Nedeni ise Auster'ın sekiz yaşındayken hayran olduğu beyzbol oyuncusu Willi Mays ile 'talihsiz' karşılaşması. Auster, gittiği bir New York Giants maçında tüm cesaretini toplayarak Mays'ten beyzbol topunu imzalamasını istemiş, ama ne Mays'in, ne de Auster'ın anne-babasının yanında kalem varmış. Auster ağlamaya başlamış, gözyaşlarına hâkim olamadığı için de kendisinden nefret etmiş ve o günden sonra yanında kalem olmadan evden çıkmamış. Neyse ki bu olaydan 52 yıl sonra Mays, kendisine imzalı bir top hediye etmiş.
Favori kahramanının Donkişot, favori anti-kahramanının ise Raskolnikov olduğunu; sağ veya diri, istediği yazarı davet edebilme lüksüne sahip olduğu yemeğin konuklarının Dickens, Dostoyevski ve Hawthorne olacağını söylüyor.
Auster, kızının ismini koyarken, kendi yarattığı bir karakterden, New York Üçlemesi'nin kahramanlarından Sophie Fanshawe'den ilham aldığını belirtiyor.
ŞAŞIRTICI BİR KURGU
Gelelim Leviathan'a...
Leviathan, Tevrat'ta adı geçen bir tür deniz ejderhası. Kitaba neden bu ismin verildiği ise içerikte gizli.
Leviathan, elinize aldığınız andan itibaren sizi içine çekip sürükleyen bir kitap. Çevirisi, akıcı dili, anlatımı ve tabii hikâyenin heyecanı ile bir solukta okunmasını sağlıyor. Bu kitapta rastlantısal karşılaşmalara, gizemli olaylara şahit olacaksınız.
Paul Auster, tüm romanlarında olduğu gibi, Leviathan da da karakterleri zekice kurgulamış; olay örgüsü, zamansal geçişleri, sıkmadan, hatta daha merakla okutuyor kendini.
Yetenekli yazarımız Benjamin Sachs, bir kış günü, bir yol kenarında hazırlamaya çalıştığı bombanın patlamasıyla paramparça olur. Yakın dostu Peter Aeron, onun ölümünün arkasındaki sır perdesini araştırırken, dostu hakkında aslında hiç bilmediği şeylere ulaşır.
Konu bu kadar basit gibi görünse de, Benjamin Sach'ın fırtınalı hayatı, dostlukları, yarım bıraktığı kitabın sırrı ve Leviathan ile bağlantısı, aslında romanın çok yönlü bir yapısı olduğunu gösteriyor.
Karakterler içinde Maria'yı daha bir dikkatle takip etmenizi tavsiye ederim; bana göre hikâyeye damgasını vuran, hiçbir kalıba sığmayan bir sanatçı.
Bir polisiye öyküyü şaşırtıcı bir kurguyla bizlere sunan Leviathan, kesinlikle bir başyapıt...
Ben çok çok beğendim, şiddetle tavsiye ediyorum.
KİTAPTA GÖZÜME TAKILAN SATIRLAR
"Yazarlık gibi yalnız yürütülecek bir uğraşı neden seçtiğim kafamı kurcalayıp dururdu."
"Özgürlüğün tehlikeli olabileceğini öğrendim. Kendini kollamazsan, özgürlük canına mal olabilir."
"Kitaplar, bilinmeyen şeylerden doğar ve yazıldıktan sonra uzun ömürlü olmaları anlaşılamamalarıyla doğru orantılıdır."
"Kimi öyküler, kolayına kaldırılamayacak kadar sarsıcıdır ve tek kurtuluş yolu onlara sırt çevirip kaçmak, karanlığa dalmaktır."