Sencer Divitçioğlu Külliyatı Yayınlandı

Marksist iktisatçı Sencer Divitçioğlu'nun sonradan yöneldiği tarih alanında kaleme aldığı ve Türkiye'nin bir döneminde gündeme damgasını vuran eserleri, Alfa Yayınları'nın 7 kitaplık Sencer Divitçıoğlu Külliyatı'nda yer alıyor.

Sencer Divitçioğlu Türkiye'nin 1960'lı yıllarındaki belirleyici tartışmalardan birine damga vuran bir iktisatçı ve tarihçi. Marx'ın Hindistan, Çin ve İran gibi doğu toplumlarını incelerken tanımladığı "Asya Üretim Tarzı" kavramını, yaşadığı günün Türkiye toplumunu anlamak için araştırmaya yöneldiği Osmanlı'ya uygulayan Divitçioğlu, o yılların temel tartışma konularından birini de tayin eden bilim insanı oldu.

Arkadaşı ve yayıncısı Ferit Edgü'nün, "entelektüelin, 'düşünce üretmek, sürekli sorgulamak ve sürekli kuşku duymak' ile yapılan tanımına uyan bir bilim insanı" diye tanımladığı Sencer Divitçioğlu, aslen bir iktisatçı olmasına rağmen, 27 Mayıs darbesinin ardından 12 Mart müdahalesinde de üniversiteden uzaklaştırılınca "Tek başıma iktisat yapamam" diyerek tarihe yönelir. Amacı Türk toplumu için bir başlangıç modeli kurmak olan Divitçioğlu, bu alanda da eserleriyle yön verici bir konum kazanır. Tarihçi İlber Ortaylı'nın ifadesiyle "ortaçağ tarihçiliğinde özel bir yer" edinen Divitçioğlu, klasik tarihçliğin dışına çıkan metodlarla, "Köktürklerden Osmanlı'ya dek ortaçağ Türk toplumlarındaki süreklilik ve kopuşları, geri dönüş ve sıçramaları kışkırtıcı tezlerle" ele alır.

Sencer Divitçioğlu'nun 1960'lı yıllarda yöneldiği ve sonrasında da sürdürdüğü tarihçiliğinin eserleri, Alfa Yayınları tarafından 7 kitaplık bir seriyle geçtiğimiz yıl yeniden okurla buluşturuldu.

Serinin ilk kitabı Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu'nda Divitçioğlu, kuruluş mitini irdeler. Osmanlı'nın kuruluşuna ilişkin anlatıya kaynaklık edenin 15. yüzyılda "Tevârih-i Âl-i Osman"ın yazarı Âşıkpaşazâde ve Ahmedî, Şükrullah, Oruç gibi tarihçiler olduğunu belirtir. Beyliğin kuruluşuna ilişkin birincil kaynakların eksikliğine işaret eden Divitçioğlu, bu döneme ilişkin tüm kaynakların kökeninin bu isimlere ve "Tevârih-i Âl-i Osman"a dayandığına işaret eder.

Divitçioğlu, tarihi sadece "büyük adamların kahramanlıkları"nın eseri olarak gören tarih yazıcılığı paradigmasında gedikler açtığı Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu'nda Bizans ve Arap kaynaklarına da başvurur. Osmanlı'nın kuruluşunu, toplumsal, siyasal, iktisadi, jeopolitik ve ideolojik pek çok açıdan ele alan Divitçioğlu, kuruluş toplumunun formasyonunu, hangi zümrelerden oluştuğunu, seyfiye ve ilmiye gibi toplumsal sınıfları ve özelliklerini inceler. Dönüm noktalarını anlatır, neden benzer koşullarda hatta daha da gelişkin durumda olan diğer beyliklerin değil de Osmanlıların bir imparatorluğa dönüştüğü sorusuna yanıtlar getirir.

Osmanlı Devleti'ni kuranların Oğuzların Kayı boyundan olduğu anlatısının II. Murad zamanında uydurulduğunu yazan ve bunun araştırmasına girişen Divitçioğlu, ön-Osmanlı toplumu üzerine yorumlarda bulunur. Yakın zamanda türbesinin taşınması tartışmalara konu olan Süleymanşah'ın efsanesini de irdeliyen Divitçioğlu, Süleymanşah'ın, Arslan Yabgu'nun oğlu Kutalmışoğlu Süleymanşah'ın efsaneyle dirilen sureti olduğunu savlar. Kuruluşta Osman Bey ve oğulları ile önde gelen figürleri irdeler. Siyasal antropoloji açısından beyliğin niteliğini belirlemeye çalışan Divitçioğlu, Osman Bey'in iktidarı silsile yoluyla almadığını, yöneticiliği "arpalık dağıttığı taşeronlar" sayesinde kazandığını belirtir.

Osman Bey'in adının Bizans ve Arap kaynaklarında, "Osman değil, Atman ya da Otman" şeklinde geçtiği gibi ilginç bilgilere de yer verir. Beyliğe adını veren Osman Bey'in portresini, "Avcı başı, delikanlı, kıyıcı, serkeş, alkole ve kılıca meyyal, köylülerle ve tekfurlarla iyi geçinen, üleştiren biri" olarak çizer.

Divitçioğlu'nun tarih incelemesine adım attığı kitabı her ne kadar Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu olsa da toplumsal alanda tartışmalara yol açan asıl eseri, 
Alfa Yayınları'nın Sencer Divitçioğlu Külliyatı'nda ikinci kitap olarak yayımlanan "Asya Üretim Tarzı ve Osmanlı Toplumu"dur.

Daha önce başka tarihçiler tarafından dile getirilse de 1960'larda hala süregiden, Osmanlı'nın feodal üretim tarzı içinde değerlendirildiği görüşlere karşı çıkar ve Marx'ın, İran, Hindistan, Çin gibi toplumları inceleyerek Asya Üretim Tarzı olarak tarif ettiği formasyon ile niteler. Dönemin tartışmalarında belirleyici olan, Osmanlıya ilişkin bu tezini içeren kitabında Divitçioğlu, Marx ve Engels'in eserlerinden Asya Üretim Tarzı'nın belirleyici temel özelliklerini ortaya koyar ve daha sonra mülkiyet yapısından, toplumsal sınıflara ve devletin niteliğine dair detaylı incelemeye tabii tuttuğu 15. yüzyıl Osmanlısını, bu kavram çerçevesine oturtur.

Divitçioğlu, "Asya Üretim Tarzı ve Osmanlı Toplumu" eseriyle, kaleme aldığı dönemde sadece tarihçilerin değil, sol siyasal hareketlerin de güncel ve sıcak bir gündemi olan Osmanlı toplumsal formasyonu tartışmalarına müdahil olur. Divitçioğlu bu yaptığını da "aydınlara düşen bir ödev" olarak belirtir: "Doğru bir kuram kurulmadan, atıflar ve dipnotlarla kabul edilmiş herhangi bir kuram, pratikte onarılmaz hatalara sebep olabilir."

Bir bilim insanı titizliğiyle, "nihai doğruları içermediğini" belirttiği tezinin yeni bulgularla daima değişebileceğini vurgular. Eksik bıraktığı yönlerin bir kısmına kendisi işaret eder ve yaptığının Türk toplumu için bir başlangıç modeli kurmak olduğunu belirtir.

Tarihçiliğe yönelen Marksist iktisatçı Sencer Divitçioğlu'nun Alfa Yayınları'ndan Hasan Aksakal'ın editörlüğünde 7 kitap halinde çıkan külliyatı sırasıyla şöyle: "Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu", "Asya Üretim Tarzı ve Osmanlı Toplumu", "Orta Asya Türk Tarihi Üzerine Altı Çalışma", "Oğuz'dan Selçuklu'ya", "Sekiz Türk Boyu Üzerine Bazı Gözlemler", "Ortaçağ Türk Toplumları Hakkında" ve "Orta Asya Türk İmparatorluğu"


12.01.2018 14:47:00