Uyudum uyandım, güldüm ağladım. Kedere selam çaktım, kadere bir beşlik. Hüzne mendil uzattım bembeyaz, boylu boyunca yenik.
Durdum, bir daha baktım hâlâ olamayışıma ve bir daha ağladım, ama eskisi kadar güzel gülemedim asla. İçim bir buruk, bir kırık, bir... ne bileyim bir acayip içim bu ara. İçim dışıma küs, dışım içime kuş ve 'o' beni çoktan unutmuş, kendimi hatırlatmalarım boşuna.
O aslında laf aralarında geçen bir anlık bahisten çok daha büyük bir yara. O, o, o... Binlerce kez tekrarlasam da tükenmeyecek bir çığlıktır o, bilinmez hangi günaha ceza. Tanrım beni ondan geri al, beni bana bağışla.
Ben zaman zaman çıkıp kendimden bakarım kendi boşluğuma ve tek görebildiğim onun sureti. Gözlerimde, kulaklarımda, ciğerlerimde onun ikilemeleri, zihnim başlı başına onun pekiştirmesi. Ben kendi içimde bir anlatım bozukluğundan ibaretim, her solukta onun yinelemesi.
Tanrım; daha kaç kez söyleyeceğim: Yazık bana!
02.12.2019 23:44:00