Adatepe köyü, Ege Denizi?nin doğu kıyısında, İda Dağı?nın batı yamaçlarında, Edremit Körfezi?nin kuzey ucunda bulunmaktadır. Yerleşim antik çağlarda başlamış, İliada Destanı?nda "Gargaros" olarak adı geçen bölgededir ve yerleşim günümüzde de sürmektedir.
Köyün bulunduğu bölge Truva, Leleg, Midilli, Pers, Atina, Roma, Selçuklu, Osmanlı hâkimiyetleri görmüş ve bunların izlerini taşımaktadır. Yüzyılların birikiminin oluşturduğu taş işçiliğinin örnekleri köyde mevcut binalarda görülmektedir.
Çevrede betonlaşmanın başlaması nedeniyle köy, 1989 yılında SIT alanı ilan edilmiştir. Bugün, daha önceden mevcut evlerden başka yeni ev yapılamamakta, mevcut ayakta olan evler aslına uygun restore edilmekte, yıkık durumda olan evler ise köydeki mimariye uygun bir şekilde yeniden inşa edilmektedir. (Bunlar için Anıtlar Kurulu?na proje ile başvurulması gerekmektedir.)
Zeus Altarı, antik çağdan kalmış olup köyün denize bakan tepesinde bulunmaktadır. Köyde bulunan tarihi eserler Çanakkale Müzesi tarafından koruma altına alınmıştır. Köy camii, Selçuklu yapımıdır.
Adatepe, Çanakkale il merkezine 105 km., ilçesi Ayvacık'a 35 km. uzaklıkta, Edremit Körfezi İda dağları yamacında olup son sayıma göre de tüm nüfusu 427 kişidir. Köy, sahilden karayolu ile 4 km. yukarıda, Zeus Altarı'nın bulunduğu tepenin ardında çam ve zeytin ağaçları ile çevrilidir. Sahilden bakıldığında görülmez. Bu bölgedeki köyler korsan saldırılarından korunmak için tepelerde kurulmuşlardır. Ancak diğer köyler sahilden görülebilirler.
Tehlike kalktıktan sonra sahilde yerleşimler başlamış, Adatepe'nin liman ve gümrük yeri olan Küçükkuyu gelişmiş, Adatepe?nin sahil kesimlerini bünyesine katarak belediyesi olan bir belde haline gelmiştir. Köyün kuzeyde orman sınırındaki kesiminde de Yörükler tarafından ayrı bir mahalle kurulmuş, bu mahallenin nüfusu çoğalınca da muhtar burada oturanlar tarafından seçilmeye başlanmıştır.
Çanakkale ilinde arazisi en büyük olan köydür. Adatepe, Türkiye'de eskiden kanalizasyon tertibatı olan ender köylerden biridir. Köyün iç yolları ile sahile inen 4 km. uzunluğundaki yol, zamanında taş kaplama ile döşenmişti. Eskiden bu kadar gelişmiş bir köyken, yol ancak 1999 senesinde asfalt kaplanmıştır.
Eskiden 500 hane olduğu söylenen köyde hamam, fırın, kahvehane, meyhane, kunduracı, berber, zeytinyağı fabrikaları bulunurken, bugün bir bakkal bile yoktur. Sadece kalıntıları durmaktadır. Köy SIT alanı ilan edildikten sonra, büyükşehirlerde oturan entelektüel kesim tarafından ilgi görmüş, eski binalar satın alınarak restore edilmeye başlanmıştır.
Yardımlaşma ile köy temizliği yapılmaktadır. Sokaklara çöp bidonları konularak, çöplerin etrafa atılması önlenmekte, ayrıca düzenli olarak sokakların temizliği yaptırılmaktadır.
Köyün Türk yerleşiminin ilk olarak Selçuklu döneminde Orta Anadolu?dan getirilenlerle başladığı, 19. yüzyıl içinde Midilli Adası?ndan hizmetli olarak getirilen Rumların zamanla yerleşmesi sonucu Rum nüfusun arttığı ve Türklerle Rumların beraber yaşadığı da köydeki yaşlılar tarafından söylenmektedir.
Evler, mimari özelliklerden dolayı görsel olarak Türk ve Rum Tipi olarak ayrılabilmektedir. Kurtuluş Savaşı?ndan sonra yapılan "Mübadele" sonucu Rumlar Yunanistan'a gitmiş, boşalan yerlere de Midilli ve Girit'ten gelen Türkler yerleştirilmiştir.
1950 senesinden sonra parti kavgası nedeniyle köyde boşalmalar başlamış ve nüfusun yarısı köyü terk etmiştir. Sahil kesimlerinde yerleşimlerin artması, ticaretin sahile kaymasına neden olmuş ve köydeki geçim kaynaklarının azalması ile geri kalan nüfus da sahile ve büyük yerleşim yerlerine gitmiştir. 1960?lardan sonra köyde çok az nüfusun kalması sonucu mevcut evler bakımsızlıktan yıkılmış, kalan yerler de genellikle ağıl ve ahır olarak kullanılmıştır.
2000 yılı itibariyle yaklaşık 100 evin restore edildiği köyde, binalar restore edildikçe köyün maddi ve manevi değeri de yıllar içinde her geçen gün artmıştır.
Arzu Yavaş Bal
10.06.2018 01:57:00