KİTAP Haber Girişi : 11 Temmuz 2022 02:37

Yaşamdan öyküye: 'Ağır Miras' 5'inci baskısında

Yaşamdan öyküye: 'Ağır Miras' 5'inci baskısında
Öykülerinde aile olmanın önemini, ruh güzelliğini, masumiyeti ve insan olmanın erdemini anlattığını vurgulayan Buzok, 'Ağır Miras'ın bu kadar kısa sürede 5'inci basımına ulaşmasının nedeninin burada aranması gerektiğini söylüyor.

Saliha Buzok'un kısa öykülerinden oluşan Ağır Miras adlı öykü kitabı, daha ikinci yılını bile doldurmadan 5'inci basımına ulaştı.

 

Genç yazar Saliha Buzok'un toplumsal yozlaşmaya ve kültürel değerlerimizin erozyona uğramasına 'dur' dediği Ağır Miras, toplumsal dayanışma, paylaşım, komşuluk ilişkileri, dürüstlük, çalışkanlık, vicdan, merhamet ve masumiyet gibi değerlerimize odaklanıyor.

 

Genç öykücü Buzok, okuyuculara; yoksulluk veya yaşam koşullarının ağırlığı gibi hallerde de mutlu olabileceğimizi; birbirimize sahip çıkarak, destek olarak, paylaşmanın güzelliğini yaşayabileceğimizi gösteriyor. Merhametli olmanın ne kadar kıymetli bir şey olduğunu, vicdanın ne kadar önemli olduğunu ve bütün bunların da "insan olma"nın bir gereği olduğunun altını çiziyor.

 

 

'AĞIR MİRAS'TAKİ ÖYKÜLER NEDEN ÇOK SEVİLİYOR?

 

23 kısa öyküden oluşan Ağır Miras'ta okuyucuları, çocukluğunu yitirmemiş çılgın ninelerimizden toplum tarafından önyargıyla yaklaşılan bir ressamın hikâyesine, ihtiyar marangozlardan genç âşıklara, paylaşmayı ilke edinmiş azimli balıkçılardan çeyiz sandıklarına, Eyüpsultan manzaralarından kitapçı dükkânlarına rengârenk öyküler bekliyor.

 

Öykülerinde doğa ve hayvan sevgisi, çocuklar, gençler, yaşlılar, engelliler, yoksullar, kitapçılar ve sanatçılar gibi konusal açıdan geniş bir alanda hareket ettiğini söyleyen Buzok, yine de konudan ziyade temaya odaklandığını, vermek istediği mesajın daha önemli olduğunu ifade ediyor.

 

Örneğin bir öyküsünde kitap hırsızı bir çocuğa dükkân sahibinin gösterdiği sabrı öne çıkardığını; bir diğer öyküsünde ise dedikodu yapan mahalle sakinlerinin bir insanın hayatını nasıl altüst ettiğini; bir başka öyküsünde de iki ihtiyarın yıllara meydan okuyan, hâlâ birbirlerinin gözlerinin içine aşkla bakan destansı sevgilerini ele aldığını belirtiyor.

 

 

Öykülerinde aile olmanın önemini, ruh güzelliğini, masumiyeti, maddi ve manevi paylaşımın yüceliğini, insan olmanın erdemini anlattığını vurgulayan Buzok, Ağır Miras'ın bu kadar kısa sürede 5'inci basımına ulaşmasının ve öykülerinin okuyucular nezdinde neden bu kadar sevildiğinin yanıtının da burada aranması gerektiğini söylüyor.

 

Kahramanın rüyalarından piknik alanlarına Ağır Miras'ta daha çok gördüğü, duyduğu ve tanık olduğu olay ve durumları öyküleştirdiğini ifade eden genç yazar, ancak "yazı" dediğimiz o büyülü alanın oyunsu ve kurmaca yapısını da es geçmediğini belirterek şöyle konuşuyor:

 

"Sözgelimi 'Çaydanlık' isimli öykümde, başından sonuna çaydanlıkla sohbet ediyorum; bir başka öykümde de bir çocuğun büyüyüp başarılı oluşunu anlatıyorum. Ya da bir başka öykümde okuyucularımı başkahramanımın rüyalarında gezdirirken, bir diğerinde ise Maupassant gibi, ihtiyar bir adamın huzur dolu marangoz dükkânına çağırıyorum, ya da okuyucularımı Sait Faik gibi, güneşli bir hafta sonunda pikniğe çıkan insanlar arasında dolaştırıyorum. Öykülerim gerçek dünyadan beslense bile, yazı evrenimi gerçek ile kurmacanın dengeli uyumu belirliyor."

 

 

KÖY OKULLARINA KİTAPLARINI GÖNDERİYOR

 

Öykü kitabı Ağır Miras'ı sponsorluk eşliğinde köy okullarına da bağışlayan genç yazar Saliha Buzok, ayrıca İstanbul'un sokaklarında, parklarında, okullarında her yaştan okuyucuya; çocuklara, gençlere ve kadınlara kitabını hediye ediyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.