EDEBİYAT Haber Girişi : 16 Ağustos 2018 14:51

Unutulmaz 10 şiiri ile Edip Cansever

Unutulmaz 10 şiiri ile Edip Cansever
Edebiyatımızın usta şairlerinden Edip Cansever'in on şiirini 90. doğum gününde sizler için seçtik.

İkinci Yeni şiir akımının en önemli temsilcilerden birisi olan Edip Cansever hakkında söyleyecek o kadar çok şey var ki, nereden başlayacağını şaşırabilir insan.

 

Şiirleri, sözleri bazen tek cümlede, tek satırda sizi olduğunuz yerden alıp mavi bir dünyaya götürebiliyor. Bazen de kalbinizi derin acılara sürüklüyor. Sevgiyi dört duvar arasına, iki kişi arasına sıkıştırmayan, doğadaki en sıkı zorunluluk olan yerçekimini bile sevgiyi kısıtlayacak kadar güçlü görmeyen bir şair.

 

Edip Cansever, 8 Ağustos 1928 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. İstanbul Erkek Lisesi'ni bitirdi. Kapalıçarşı'da turistik eşyalar ve halı ticareti yapmaya başladı. 1976 yılından sonra ise sadece şiirle uğraşmaya başlayan Edip Cansever, Bodrum'da tatil yaparken geçirdiği beyin kanaması sonucu 28 Mayıs 1986'da vefat etti.

 

İlk şiiri 1944'te İstanbul dergisinde yayımlanan usta şair, ilk gençlik şiirlerini İkindi Üstü şiir kitabında topladı. Bu şiirlerinde daha çok, gençliğinden olsa gerek, avarelik, yaşama sevinci gibi temalar ağırlık kazanmıştır. 1951 yılında Nokta dergisini çıkartarak bu dergi aracılığıyla şairler ve yazarlarla tanışma fırsatı elde etti.

 

İlk kitabından 7 yıl sonra çıkarmış olduğu Dirlik Düzenlik kitabında kendine özgü bir dille mizahı şiirlerle harmanladı. Gençlik yıllarındaki sevinç ve avarelikler, yerini umutsuzluğa, karamsarlığa, yaşam kaygısına, dengesizliklere bıraktı.

 

Tiyatro ile ilgilenen usta şair bu dalda da birçok eser ortaya koymuştur.
 


ŞİİR KİTAPLARI

 

Dirlik Düzenlik (1954)

Yerçekimli Karanfil (1957)

Umutsuzlar Parkı (1958)

Petrol (1959)

Nerde Antigone (1961)

Tragedyalar (1964)

Çağrılmayan Yakup (1966)

Kirli Ağustos (1970)

Sonrası Kalır (1974)

Ben Ruhi Bey Nasılım (1976)

Sevda ile Sevgi (1977)

Şairin Seyir Defteri (1980)

Yeniden (1981)

Bezik Oynayan Kadınlar (1982)

İlkyaz Şikâyetçileri (1984)

Oteller Kenti (1985)

 

 

ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER

 

1

 

Pesüs

 

Ben denizin kumları üzerinde durdum

Bir heykel tadında olan ve bunu geçen

Bir şekilde denizin kumları üzerinde durdum

Durdum ki, şehrin son kalıntısı onu unutmak olsa gerek

Diyordum. Ve bütün ayrıntılarından sıyrılmış bir düzlüğün

Ayrı bir nesne gibi, daha sonra da

Hiç görmediğim bir yaratık gibi üstüme gelmeye başladığı

Bir şey olsa gerek

Ben bunu duyuyordum.
...

 

 

2

 

Ben Ruhi Bey Nasılım?

 

Gördün mü hiç suyun yanmasını tuzda

Gördüm ben bu yaşam boyu iniltiyi

Büyük bahçelerin küçük içinde

Saksılardan birinde

Gördüm de

Uyurken uyandırılmış gibi

Beni bir sardunya büyüttü belki.

 

O ben ki

Bir kadında bir çocuk hayaleti mi

Bir çocukta bir kadın hayaleti mi

Yalnızca bir hayalet mi yoksa.

 

Ne peki

Yere dökülen bir un sessizliği mi

Göğe bırakılmış bir balon sessizliği mi

İşini bitirmiş bir org tamircisinin

Tuşlardan birine dokunacakkenki

Dikkati ve tedirginliği mi. 
...

 

 

3

 

Ne Çıkar Siz Bizi Anlamasanız da

 

Ne çıkar siz bizi anlamasanız da

Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar

Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.

 

Hiçbir şey! Kadınlar geçtiği o kadın kokusu anlarında

Yıkanmış, mayhoş ve taranmış duygularıyla

Dönüşür içimizde az menekşe, bir sarmaşık

Menekşe, hadi neyse, mor deriz sarmaşıklara

Mor deriz, mor bilinir çünkü, bir yandan güneşler kurur

Her yandan güneşler kurur, sanki yaz günüyledir

Bir adam kayboluyordur bir taşra sıkıntısıyla

Deriz ki, "şuram ağrıyor" bir de, "başım dönüyor", "yanıyor avuçlarım"

Belki de bir çığlık mı bu, bu seziş, bu yakınma

Bir çığlık, hem de nasıl, katılmış, donmuş, yaşıyorcasına

Uzansak ellerimizde uzansak avuçlarımızda, bir çığlık

Nedir mi ellerimiz -korkunçtur bir elin bir köşesinde insan olmalarıyla-

Korkunçtur insan olmalarıyla kıyısında bir yüreğin

Kıyısında gibi yangından, çok karanlıktan geçilmez caddelerin

Ve korkunç anlamsız gözlerinde ha dünya ha bir park bekçisinin

Korkunçtur insan olmaları, bir ceset, suda bir şapka gibi sallanaraktan

Bitmeyen bir selam gibi, hastayken, inceyken, yalnızlıklarda aranan

Korkunçtur -bunu anlıyoruz- bir yüzün en çoğul beyazında

Korkunçtur insan olmaları güz ortalarında, eriyen türbe ışıklarında

Ve korkunçtur eriyip kaybolmaların bir köşesinde insan olmalarıyla

Korkunçtur korkunç!

Diyerek: ben kimim, kime anlatıyorum, neyi anlatıyorum ayrıca

Neyim ben, bu olanlar ne, ya kimdir tüketen isteklerimi

Tüketen kim. Hani görmeden daha, sezmeden herşeyin bittiğini

Ama ne zaman saçları kurularken çok eski bir alışkanlıkla

Çökerken üstümüze bir sözün, bir gümüş kupanın o sebepsiz inceliği

Ansızın bir ürperişte: bitti mi herşey bitti mi

Yoo, hayır! öyleyse kimdir tüketen isteklerimi

Bir rüzgar, duyulup binlercesi birden bir rüzgar

Bırakıp giden beni bir kenara, bir uzağı, ya da bir boşluğu bırakır gibi

Ve ben ki hazırımdır bir süre unutulmaya

Ama hep sorulur gibidir benden: ben şimdi ne yapsam acaba.

Ben şimdi ne yapsam, ben şimdi ne yapsam kaç kere yalnız

Hem bunu kaç kere söylemek, ne türlü söylemek adına

Eskimiş fırçalarda, kırılmış şişelerde, tozlanmış ilaç kutularında

Okunmaz kitaplarda, uzaksı giyişlerde çocuksuz avlularda

Anlamsız kahvelerde, bir yolun çok ucunda, asılmış koyun butlarında

Ben şimdi ne yapsam, ben işte ne yapsam kaç kere yalnız

Kaç kere yalnız, ama kaç kere yalnız, gene kaç kere insan olmalarımla
...

 

 

4

 

Yerçekimli Karanfil

 

Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde

Oysaki seninle güzel olmak var

Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi

Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda

Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.

Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte

Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel

O başkası yok mu bir yanındakine veriyor

Derken karanfil elden ele.

Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle

Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil

Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk

Birleşiyoruz sessizce.

 

 

5

 

İçinden Doğru Sevdim Ben Seni

 

İçinden doğru sevdim seni

Bakışlarından doğru sevdim de

Ağzındaki ıslaklığın buğusundan

Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de

Beni sevdiğin gibi sevdim seni

Kar bırakılmış karanlığından.

Yerleştir bu sevdayı her yerine

Yüzünde ter olan su damlacıklarının

Kaynağına yerleştir

Her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına

Gül taşıyan çocuğuna yerleştir

Ve omuzlarına daracık omuzlarına

Üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın

Tam oraya işte, uçsuz bucaksız bir düzlükten

Bir papatya tarlasıyla ayrılmış göğüslerine yerleştir

Ve esmerliğine bir de, eski bir yangının izlerinin renginde

Saçlarının yana düşüşüne, onları bölen ikiliğe

Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran

Yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne

Yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun

Kar taneleri gibi uçuşan

Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine

Yerleştir bu sevdayı her yerine.

Ekledim ben tattığım her şeyi denizlere

Bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden

Sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen

Sevdayı

Ve köpüklendir

Ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın

Ama dur, her deniz yaşlıdır zaten

Öğrenmez ama öğretir mutluluğu

Bizim sevdamız da öyledir, iyi şiirler gibi

Biraz da herkes içindir.

Ve gelinciğin ikinci tadına benzemeli

Var eden kendini birincisinden

Yani bir sevdayı sevgiye dönüştüren.

Ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen

Tanımadığın bir ülke gibi

İçinde yaşamadığın bir zaman gibi

Tam kendisi gibi mutluluğun

Beni bekliyorsun

Ve onu bekliyorsun beni beklerken.

...

 

 

6

 

Gül Kokuyorsun

 

gül kokuyorsun bir de

amansız, acımasız kokuyorsun

gittikçe daha keskin kokuyorsun, daha yoğun

dayanılmaz birşey oluyorsun, biliyorsun

hırçın hırçın, pembe pembe

öfkeli öfkeli gül

gül kokuyorsun nefes nefese.

 

gül kokuyorsun, amansız kokuyorsun

ve acı ve yiğit ve nasıl gerekiyorsa öyle

sen koktukça düşümde görüyorum onu

düşümde, yani her yerde

yüzü sararmış, titriyor dudakları

şakakları ter içinde

tam alnının altında masmavi iki ateş

iki su

iki deniz bazan

bazan iki damla yaz yağmuru

mermerini emerek dağlarının

şiirler söylüyor gene

ölümünden bu yana yazdığı şiirler

kızaraktan birtakım şiirlere

büyük sular büyük gemileri sever çünkü

ve odur ki büyüklük

şiir insanın içinden dopdolu bir hayat gibi geçerse

o zaman ölünce de şiirler yazar insan

ölünce de yazdıklarını okutur elbet

ve senin böyle amansız gül koktuğun gibi

yaşamanın her bir yerinde.

...

 

 

7

 

Anısındayım

 

Hafifçe ısırılmış bir elmanın dilimindeyim

Elmanın kokusundayım

Anısındayım -kimbilir kimin-

 

Anılarda görünür, düşlerde görünmez insan

Düşlerde görünen anlamlardır

Özelliklerdir bir de belli belirsiz.

 

Ve

İnsansız anı yoktur. Var mıdır?

 

 

8

 

Mendilimde Kan Sesleri

 

Her yere yetişir

Hiçbir şeye geç kalınmaz

 

Çocuğum beni bağışla

Ahmet Abi sen de bağışla.

 

Boynu bükük duruyorsam eğer

içimden böyle geldiği için değil

Ama hiç değil

Ah güzel Ahmet Abim benim

insan yaşadığı yere benzer

O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer

Suyunda yüzen balığa

Toprağını iten çiçeğe

Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine

Konyanın beyaz

Antepin kırmızı düzlüğüne benzer

Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir

Denizine benzer ki dalgalıdır bakışları

Evlerine, sokaklarına, köşe başlarına

Öylesine benzer ki

Ve avlularına

(Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi)

Ve sözlerine

(Yani bir cep aynası alım-satımına belki)

Ve bir gün birinin bir adres sormasına benzer

Sorarken üzünçlü bir ev görüntüsüne

Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına

Öyle bir cigara yakımına, birinin gazoz açmasına

Minibüslerine, gecekondularına

Hasretine, yalanına benzer

Anısı ıssızlıktır

Acısı bilincidir

Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan

Gülemiyorsun ya, gülmek

Bir halk gülüyorsa gülmektir

Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi.

Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden

Dirseğin iskemleye dayalı

- Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben -

Cigara paketinde yazılar resimler

Resimler: cezaevleri

Resimler: özlem

Resimler: eskidenleri

Ve bir kaşın yukarı kalkık

Sevmen acele

Dostluğun çabuk

Bakıyorum da şimdi

O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde.

...

 

 

9

 

Uzak Yakınlık

 

Soruyordun

İlkyaz işte

Uyanıp bir bahçeyi dinliyoruz

Tenhalık böyle

 

Dallar mı kırılmış, sarmaşıklar mı toz içinde

Beklesem hemen gelecek olduğun

Tam öyle olduğun

Oysa hep yanımdasın, seninle her şey yanımda

Kırık dökük de olsa yanımda

Mesela çok sevdiğin bir deniz bile yanımda

O deniz ki aramızda hiç kımıldamadan

Erkeğini iyi tanıyan bir kadın gibi yorgun.

 

Yarısı yenmiş bir elmaydık bana sorarsan

İkimizdik, iki kişi değildik

Bakıyorsak birlikte bakıyorduk gözlerimin içine

Birlikte gözlerinin içine bakıyorduk senin

Yanlıştı, doğruydu, hiç bilmiyorum

Sanki bir bakıma ayrılık böyle.

 

Karşılıklı otursak da ne zaman

Masa örtüsünü ikiye bölen ellerimizdi

Bir tırnak yeşilinden gerisin geriye

Ayak bileklerimizden gerisin geriye

Bütün bunlar gereksiz, bilmiyorum sanma

Gereksiz ama yalnızlık böyle.

 

 

10

 

Bakmalar Denizi

 

Bakmalar görüyorum bütün gün türlü bakmalar

Pencere bakması, sabahlar bakması, yeşil otlar bakması

Hepsi de beni buluyorlar, hepsi de bir yağmur uysallığında

Gördüm suyun ki yumuşak, gördüm ağacın ki katı

Gördüm ama şey, gördüm ama nasıl, gördüm ama bu kadar göz

Aynı bir gözler denizi, aynı bir o kadar canlı.

 

Bakmalar görüyorum, gök ortası gibi karşımda

Bulutta göz, uçakta göz, derinlikte göz

Göz oluyorlar birden, bu gözler de yatağa iç yapanları

Masaya üst yapanlar bunlar, atlara atca parlaklık

Yılandan çöreklenmeyi, kediden uyuşmayı çıkaran bunlar da

İşte uzunlardan ayak, işte beyazlar beyazından kalabalığı

Bakmalar görüyorum durmadan göz olan bakmalar

Başlama gözleri, çocuklu, masallı, sinemalı.

 

Okşama gözleri vardı gel git eden parmaklarıma

Aşklardan gelenleri aşkı da bir kullanışlı yapan

Caz bakmaları, düğün bakmaları, dudaklar taşıyan bakmalar

Bakmalar, ateşte, suda havagazında

Ateşten, sudan, havagazındandı gözleri-

Kar gözleri, soğuk -güzel, buğu gözleri hamamlarda

En harlısı bu: savaşlarda, en ışısızı ölülerdeki

Bitti gözleri onlar bitti.

 

Hazırlayan: Semra Aydın

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.