Bir 'ikiye bölünmüşlüğün' hikâyesi: 'distopya' çıktı

İstanbul'un yakın geleceğinde bir "kapanma" hikâyesi.

 

Dünyanın ve insanlığın hızından ödün vermeden ilerlediği, uzay çağının tüm ihtişamıyla aşamalar kaydettiği bir zaman dilimindeyiz ve bu hikâye İstanbul’un "kanal" ile yarılması sonrası var olan eşitsizliklerin artmasının ve insanların müthiş bir sessizlikle içekapanmasının hikâyesi.

 

Küçük ölçekte ise bu hikâye, yalnızlığında boğulmuş, dış dünyada suç ve aşırılıkların artmasının kıskacında kendi içine kapanmış ve bu kapanda kısılmış bir adamın hikâyesi.

 

Arka kapak yazısı

Her şey, insana rağmen iyiden iyiye dilsizleşti. İnsanın bellek ve unutma üzerine kurulu tüm hikâyesi toplu bir intiharla ortadan kalksa da yeryüzü kendini yaşayabilse yeniden. İnsanın varlığı, varlığın sefaletiydi.

 

Yaşamın sizden daha büyük, üst bir anlatıya sahip olduğunu anladığınız anda değişmez bir sabitiniz oluyordu. O zaman duyabiliyordunuz dünyanın sesini ya da sessizliğini. Ancak kimse bununla ilgilenmiyordu. Günün sonunda bir türlü dönülemeyen köşelerin hikâyesi, çoğunluğun değişmeyen bir üst anlatısı olarak zamana hükmediyordu.

 

Kentin benim de içinde bulunduğum bazı bölümlerinde elektrik kesintisi sürüyor...

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.